Bugün sizlerle yaşamımız boyu bizler için çok önemli olan bir konu hakkında paylaşımda bulunmak istiyorum.Yazıyı bir internet sitesinden okudum ve sizlerle paylaşmanın faydalı olacağını düşündüm. Okuduktan sonra kendinize biraz vakit ayırıp affetmeniz gereknleri bir liste yapın ve ilk adımı atın.
En uzun yolculuk, beynimizden yüreğimize yaptığımız yolculuk... Affetmek bu
yolculuğun en kestirme yolu...
Affetmeyi gerektiren her yara, içinde önemli bir dersi barındırır; dersi
görebilmek için yarayı yeniden deşerek yüzleşmek zorunda kalsak bile...
Marie Balter adındaki kadının affetmekte zorlanacağı çok şey vardı. Kendisine
bile bakmaktan aciz, alkolik bir annenin evlilik dışı dünyaya gelen çocuğuydu.
Beş yaşına geldiğinde çocuk bakım yurduna yerleştirildi. Daha sonra bir çift
tarafından evlat edinildi.
Sadist çift küçük kızı, evin mahzenine kapayıp, ona sistematik biçimde
işkence ediyordu. Çiftin saygın konumu, küçük kızın yaşadıklarını çevreden
kolaylıkla gizliyordu.
Marie on yedi yaşına geldiğinde depresyondan felç geçirdi. Kas spazmları ve
boğulurcasına astım hastalığı çekiyordu. Halisünasyonlar da gördüğü için
doktorlar ona yanlışlıkla şizofreni teşhisi koydu.
Bundan sonraki 17 yılı akıl hastanesinde geçti. Akıl hastanesinde geçen
yıllarda umutsuzluk ve çaresizlik içinde kıvranan kız, yemek yiyemiyor, fazla
kımıldayamıyor ve intihar etmeyisıkça düşünüyordu.
Otuz dört yaşına geldiğinde doktorlar, Marie'nin durumunu yeniden
değerlendirdiler. Onun şizofren olmadığına, ağır depresyon geçirdiğine ve panik
atak yaşadığına karar verdiler.
Arkadaşlarının ve kendisini seven bir kaç sağlık görevlisinin yardımıyla,
Marie hastaneden çıktı. Artık yaşamını nasıl sürdüreceğine kendisinin karar
vermesi gerekiyordu. Terk edilmiş, işkence ve tacize uğramış, otuz dört yılı
ziyan olmuş bir kişiydi. Kızgın, öfkeli, umutsuz olmak onun en doğal
hakkıydı.
Yaşamının sorumluluğunu üstlenmeden, devlet yardımıyla hayatının sonuna kadar
yaşayabilirdi. Ama o bu yolu seçmedi. Marie, üniversiteye girdi ve mezun oldu.
Evlendi. Harvard Üniversitesi' nde mastır yaptı. Psikiyatrik hastalarla çalıştı,
konferaslar verdi. Biyografisini yazdı. Hayatı film oldu ve televizyonlarda
gösterildi. Elli sekiz yaşındayken, on yedi yılını geçirdiği hastaneye yönetici
olarak atandı. Associated Press Ajansı, onun yeni görevini haber yaparken, o
zaferinin açıklamasını şöyleyaptı:
"Eğer affetmeyi öğrenmeseydim, bir damla bile gelişemezdim. Yaşamım ziyan
edilmiş bir yaşam olurdu. Ve bu gün bu hastaneye yönetici olarak
dönemezdim."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder