Mevsimlerden son bahar aylardan ise Kasım idi...Yoğun ve
karmaşık bir iş gününden sonra indiğim servisten eve doğru gitmekteydim.Her
zaman gidip geldiğim yolumun üzerindeki üst geçit hiç bu kadar sessiz,
karanlık,soğuk ve yalnız olmamıştı.Merdivenleri yavaş yavaş inerken aslında bu
hayatta ne kadar yalnız olduğumuzu anladım...Bu his, bir başına olduğun hissi
ilk defa o gün içime ilham olmuştu.
İndiğim basamakların ıslak oluşu, rüzgarın
sertliği, yandaki ağacın gölgesi ve sokak lambasının loş ışığı hiç bu kadar
anlamlı gelmemişti bana.Çünkü o anda hayatın gerçekten bize yaşattığı
kalabalığın içindeki yalnızlık hissini bütün kalbimle hissettim.Zamanın birinde
çok sevdiğim fakat zor günler geçiren bir arkdaşım aklıma geldi.Hayatta aslında
ne kadar yalnız olduğumuzu ilk ondan duymuştum.O gün söylediği cümle
hep aklımda kalmıştı fakat derinden yaşamak ve hissetmek hiç nasip
olmamıştı.Yolumda yürümeye devam ederken bana bu cümlesiyle ışık tutan ve önümü
görmemi sağlayan o çok sevdiğim arkadaşım için içimden dua ettim “Allahım
seni hiç yalnız ve çaresiz bırakmasın” diye...
Çünkü o gün anladım ki o çok
seviğimiz ailemiz, dostlarımız,arkadaşlarımız, çevremizdeki herkes gün geliyor
yakın oldukları kadar da uzak oluyor. O gün anladım ki hayatta kalabilmek için tek başıma neler yapacağımın veya yapamayacağımın aslında ne kadar önemli olduğunu .Attığımız her adımın bir öncekinden daha güçlü ve daha emin
olması gerektiğini...Hatalarımızın ve doğrularımızın bedelini yalnız başımıza
omuzlarımızda taşıdığımızı...ve o gün anladım ki ne kadar kendindeysen ve ne
kadar kendine yetebiliyorsan o kadarsın bu hayatta..
Yoluma devam ederken
arkadaşım aynı o günkü ses tonuyla eğilerek fısıldadı kulağıma “Aslında
hep yalnızız bu hayatta". Umarım her zaman böyle yaşanmış, yaşanacaklara
ışık tutan paylaşımları ve güzel gönülleri olan arkadaşlarınız,dostlarınız olur hayatlarınızda...